Hemen her yaşta insanların önemli bir sorunu olan dışkılama bozukluğu yaşamın ilk aylarında sık görülen bir durumdur. Anne karnında pasif olarak yani sadece anneden hazır aldığı besinlerle beslenen fetus (bebeğin doğumdan önceki hali) doğumdan sonra aktif beslenmeye geçer, besin maddelerini sindirir ve barsakları çalışarak dışkılamayı öğrenir. Bu yetenek çoğu zaman başarılı bir emzirme ve eğitim dönemi sonucunda kazanılır.
Çocuk hekimlerine başvuran hastaların %10-25’inde konstipasyon yakınması mevcuttur. Konstipasyon dışkının zor ve sert yapılmasıdır. Kabızlık bir hastalık değil belirtidir. Kabızlık, beslenme bozuklukları, hastalıklar, ilaç kullanımı ve psikolojik sorunlara bağlı oluşabilir. Enkoprezis ise dışkının istemsiz olarak kaçırılmasıdır.
Yenidoğan bebekler genellikle yaşamın ilk 1 ya da 2 günü içinde mekonyum adı verilen koyu renkli ve yapışkan bir dışkı çıkartırlar. Birinci haftadan sonra ise hemen her beslenme sonrası bebeğin dışkılaması normaldir. Bebek 16 haftalık olduğunda dışkı sayısı günde 2 defaya azalır. Çocuk 4 yaşına geldiğinde ortalama dışkılama günde 1.2 kez gerçekleşir. Prematür adı verilen erken doğan bebeklerde sindirim (gastrointestinal) sisteminin hayata uyum sağlaması daha yavaş olabilir.
Konstipe çocukların %50’sinde dışkılama sorunları yaşamın ilk 6 ayı içinde başlar. Genetik yatkınlık konstipasyon gelişiminde rol oynar, anne veya babada kabızlık bulunması durumunda çocukta da olma ihtimali artar. Ancak bu alınyazısı değil önlenebilir bir durumdur.
Konstipe bebek ve çocukların çoğunluğunda organik bir hastalık bulunamaz. Sorun beslenme bozukluğu veya eğitim yetersizliğinden kaynaklanabilir. Genellikle “fonksiyonel konstipasyon” olarak isimlendirilen dışkılama bozukluğu giderek kronikleşir ve kişinin yaşam konforu ve sağlığını etkiler.
Hemen doğumdan sonra bebeğin ilk dışkısının (mekonyum) geç çıkartılması ve kabızlık ile kendini belli eden bir başka durum oldukça nadir görülen Hirschprung Hastalığıdır. Bu hastalıkta rektum adı verilen kalın barsağın son kısmı ve diğer bölümlerinde sinir hücreleri bulunmaz. Sonuç olarak kalın barsakta dar bir bölüm mevcuttur. Bu darlık dışkının geçişine engel olarak kabızlığa yol açabilir. Teşhisi endoskopik yöntemle ve alınan barsak parçalarının (biopsi) incelenmesi sayesinde olasıdır. Yenidoğan bebeğin tiroid gibi iç salgı bezlerinin normal çalışmaması durumunda (hipotiroidi) kabızlık oluşur. Bazı doğumsal metabolizma hastalıkları ve anatomik sorunları olan bebeklerde de dışkılama sorunları görülebilir. Beyin ve zekayı etkileyen hastalıkların (nörolojik sorunlar) ve genetik bozuklukların da kabızlığa yol açabileceği hatırlanmalıdır.
Tüm bu hastalıkların yanı sıra günlük hayatta en sık rastlanan kabızlık nedenleri anne sütünün yetersiz verilmesi ve erken olarak mama ve inek sütü ile beslenmeye geçiştir. Yenidoğanın 4-6 aylık oluncaya dek sadece anne sütü ile beslenmesi sayesinde barsaklar yaşama uyum sağlar ve normal hareket etme düzenine kalıcı bir şekilde kavuşabilir. Ek besinler ancak bu dönemin sonrasında belirli bir düzene göre başlanır. Konstipe bebek ve çocukların birçoğu yeterli yemek yedikleri halde bazıları lifli maddelerden (meyve ve sebze) fakir beslenirler. Bu durumda dışkı sertleşir ve bebek dışkılarken ağrı ve zorluğu tadar. Acı deneyimin ardından kişi dışkı tutmaya başlar. Sonuçta çocuk daha sert, daha kalın ve nadiren kanlı dışkılamaya başlar. Bu kısır döngüden çıkamayan bebeğin iştahı etkilenir, huzursuzluğu artar. Anüs üzerindeki kalın barsak bölgesinde çıkartılamadığı için bekleyen dışkı kitlesi giderek yeni birikimler sonucu büyür ve kalın barsak bu kitleyi içine alacak şekilde genişler ve deforme olur. Barsak içinde gerilmeye duyarlı alıcılar artık biriken dışkı kitlesini algılama görevlerini yapamazlar. İnatçı ve devamlı kabızlık çoğu zaman enkoprezise yol açar. Enkoprezis genellikle 3 yaşından sonra başlar. En sık 7 yaşında ve erkek çocuklarda görülür. Anne ve babalar bu çocukların barsak kontrolunu yapamadıklarını bilmeli ve dışkının istemsiz kaçırıldığı enkopreziste çocukların cezalandırılma yöntemi benimsenmemelidir.
Kabızlık ve Enkoprezis Pediatrik Gastroenteroloji ( Çocuk Sindirim, Karaciğer ve Beslenme Hastalıkları) Bilminin en önemli konularından biridir. Tanı için ilgili uzmanların çeşitli kan, idrar, dışkı incelemeleri yapmaları gerekir. Anüs ve kalın barsağın yapı ve hareketlerinin çeşitli yöntemlerle (basınç ve hareket çalışmaları, endoskopi, biopsi) araştırılmaları koşuldur.
Tedavi: Kabızlık tedavisi ilgili uzman ve ailenin yoğun çabası ile başarılabilir. Nedeni doğru olarak saptadıktan sonra bebek ve çocuğun beslenme yöntemi değerlendirilir. Çok küçük bebeklerin beslenmesinde anne sütüne ağırlık verilirken yaşla birlikte lifli maddeler (meyve ve sebzeler) öne geçer. Bazı bebeklerde pirinç ve muz barsak hareketlerini yavaşlatabilir. Basit önlemlerle iyileştirilemeyen hastalarda ilaç tedavisi gerekli olur. Bu amaçla laksatif adı verilen dışkıyı yumuşatan ve barsak hareketlerini aktifleştiren maddeler kullanılır. Doğal olarak tüm bu ilaçların idealde Çocuk Gastroenteroloji Uzmanının denetiminde kullanılması gereklidir. Hekim önerilerine göre yapılmayan laksatif tedavisi istenmeyen yan etkilere de yol açabilmektedir.
Anne ve babaların hatırlamaları gereken en önemli nokta kabızlığın kendilerinden çocuklarına geçen bir sorun olmadığı ve bilinçli bakım ve beslenme ile bunun önlenebilir bir sorun olduğudur. Aslında gerek önleme gerek ise tedavide sihirli tek bir ilaç vardır: Anne Sütü! Çözüme kavuşturulmayan ve uzayan kabızlık bir yaşam boyu kişinin sağlık ve mutluluğunu etkileyen sürekli bir probleme dönüşür.